ALAN VE HIZIN ALGILANMASINDAKİ ROLÜ

HEDEFE KİLİTLENMEK

Eski çağlarda, insanoğlu ilkel şartlarda sağ kalabilmek için hedefe, tehlikeye bakışlarını ve dikkatini kilitlemek zorundaydı. Bu insanın sağ kalıp, soyunu devam ettirmesi için bir zaruretti. Beyin o zamandan beri bize bu eski alışkanlığımızı yaptırarak tehlikeden gözünü ayırma emrini vermektedir. Evet, ilerinizde size yaklaşan, sizi avlamak için gelen bir vahşi hayvan varsa buna dikkatinizi odaklamak, bakışlarınızı kilitlemek yaşam şansınızı artıracaktır.

Ancak günümüzde bu durum trafikte bizim için sorunlar yaratmaktadır. Bakışlarımızı önümüze aniden fırlayan bir araca kilitlemek, bizim ondan kaçış yolunu zamanında görememek hatta hiç görememek demek olduğu birçok kaza sonucu teori olmaktan çıkmıştır. Hedefe kilitlenildiğinde görüşümüz daralır. Çevrede olup biten diğer şeylerle olan farkındalılığımız neredeyse yok olur. Aslında göz bebekleri büyümektedir.

Hedefe bakışlar kilitlendiğinde biz direk ona doğru yönleniriz. Şayet motosiklet kullanıyorsak motoru direk o hedefe yönlendiririz. Farkında olmadan. Bu duruma ‘’tünel görüşü’’ denir.

Bu genetik alışkanlığı tamamen kırmanın, ortadan kaldırmanın basit bir çaresi de yok gibi maalesef. Ancak bu konunun bilincinde olursak, olay gerçekleştiğinde şuuraltımızın ikazı ile bakışlarımızı kilitlediğimiz hedeften, tehliken alıp ondan kaçış yoluna çevirebiliriz. Bu durum her zaman her sürücü için geçerlidir. Baktığınız yöne yönlenirsiniz. Bu nedenle tehlikeye değil ondan kurtuluş yönüne bakınız.

Bakışlarımızın sürati algılamada da baktığı alanla çok büyük ilişkisi vardır. Alan küçüldükçe beynin sürati algılaması artar. Bu yüzden fren yaptığımızda önümüzdeki alanın kısalma sürati azaldığı için bir rahatlama hissederiz. Hâlbuki alan aynıdır ama bizim onu tüketme süratimiz düşmüştür ve tabi bunu böyle algılamakla da beyin bedene panik ikazı vermeyi bırakmaktadır.

İnsan beyni saatte 20 km hıza göre normal algılamak ve hareketlerini kontrol edebilmek için yaratılmıştır. Kalabalık bir caddede hızla koşan biri insanlar arasından manevralarla koşarak geçerken paniklemez ve bunu doğal olarak yapar. Motor sürüşünde de sizin düz yoldaki hızınız 150 km saat ya da 220 km saat arasında algılama açısından fazla fark etmeyecektir. Ta ki keskin bir dönemeç ya da bir tehlike karşınızda belirip fren yapmamız gerekene kadar. Uçaklar havada 900km saat hızla giderken pencereden dışarı baktığınızda siz hızı hissetmezsiniz bile, hatta duruyormuşsunuz gibidir çünkü alan çok fazladır ama uçağın önüne görünmeyen bir duvar aniden çıksa siz ne olduğunu anlayıp reaksiyon gösteremeden kaza olmuş olur.

Motosiklette de ileriye değil de hemen önünüze ya da dönüş esnasında yere bakarsanız hızı algılama duygunuz sizi panikletecektir. Çünkü alanı daraltmışsınızdır. Bu yüzden daima ileriye, olmak istediğiniz yere ve dönüşte çıkışa bakınız.

Dönüşlerde dönemecin tam ortası alanın en daraldığı noktadır. En kritik olan bu noktaya kıyasla gerek giriş gerekse çıkışlar daha rahat baş edilebilen bölgelerdir. Böylece dönemeçlerinde üç bölüme ayrıldığını söylemiş olalım. Dikkatsiz bir tarzda gelişi güzel bir zihinsel durumla ve hızla bir dönemece giren de erken dönüşe başlama yapacaktır ki bu da çıkışta onun alanını daraltacaktır. Bu durum da yine paniklemeyi tetikleyecektir.

Dönemeçlerde herkes için ideal olan hat nedir denirse, tek kelimeyle böyle bir hattın var olduğunu söylemenin saçmalık olduğunu söyleyebiliriz. Kendinizi rahat hissettiğiniz hat sizin ideal hattınızdır ve kişiden kişiye değişir. Özetle kendinizi rahat hissetmeniz demek size göre yeterli gelen bir alanı kullanıyorsunuz demektir. Size dönemeyeceğiniz, fazla hızlıymışsınız gibi görünen bir alanda ise bakışlarınızı biraz daha yukarı ve ileri kaldırın ve rahatladığınızı göreceksiniz. Farkı belirleyen kullandığınız alandır.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*



Yorum linkleri nofollow'dan arınmış olabilirler.

 

Sponsorlarımız

Motorcuyuz.com Reklam Alanı 125x125 Motorcuyuz.com Reklam Alanı 125x125 Vargonen Cloud Sunucu

Sosyal Ağlar